
8 Kasım 2013 tarihinde, bugüne dek dünya tarihinde kayde geçmiş en şiddetli kasırga, Filipinler’i vurdu….
Zaman zaman hızı 320 km/saatie ulaşan rüzgar ve şiddetli yağmurla seyreden Haiyan Kasırgası Filipinler’in Tacloban bölgesinde çok şiddetli hasar meydana getirdi. Şu anda 2.000 kişinin yaşamını kaybettiği kesin olarak açıklanmış durumda, ancak ölü sayısının 10.000 civarına çıkacağı öngörülüyor. Yaklaşık 9 Milyon insan Kasırgadan etkilenmiş, yüzbinlerce insan evsiz kalmış durumda.
Geçtiğimiz aylarda, gene Filipinler’de Bohol bölgesinde 7.2 şiddetinde bir deprem olmuş, bu nedenle acil durum, arama ve kurtarma kaynakları bu depreme ilişkin yardım çalışmaları sırasında ciddi oranda kullanılmış. Zaten fakir olan ülke, depremin ardından gelen bu tarihi kasırga ile bir kez daha darbe almış durumda. Dünya Sağlık Örgütü, bölgede ciddi tıbbi yardım ihtiyacı oladuğunu, kolera vb salgın hastalık riskinin çok yüksek olduğunu açıkladı bugün.
Hal böyleyken, ölen onbin kişiye, evsiz kalan neredeyse bir milyon insana rağmen, bizim yetkililerimizin ağzından bir yorum ya da yardım kampanyası duymadım henüz. Dünyanın herhangi bir yerindeki en ufak olaya, söz konusu müslümanlar olunca canlı yayında hüngür hüngür ağlayan devlet yetkililerimiz, beni bir kez daha şaşırtmayarak bu dev felaket karşısında gıklarını çıkarmadılar.
Sadece devlet büyükleri mi? Ana akım medya da aynı durumda. Gerçi zaten biz Gezi olaylarından sonra kendilerinden penguen belgeseli gösterme dışında bir marifet beklemiyoruz, ama bu kadar insanın canına, evine, barkına, malına mal olmuş dev bir felaket karşısından Türkiye kamuoyunun böylesine sessiz kalmasından insan gene de utanıyor…
Bizim ülke ve kamuoyundan hayır gelmediğinde göre, gelin siz Filipin’e yardım eli uzatın. Bütçenize göre ama az ama çok para yardımı yapın, belki sizin verdiğiniz üç beş kuruşla bir çocuğuna karnı doyar.
Ben, 2010 yılındaki Haiti depreminden beri, bu tip yardımları Foundation Beyond Belief derneği aracılığıyla yapıyorum. Hem verdiğim paranın tek tek neye harcandığından haberim oluyor, hem de verdiğim yardımların üstü örtülü şekilde dini propaganda malzemesi olmadığından emnim. Zira, bu tip olaylardaki en ahlaksız şeylerden biri de bence misyonerlik faaliyetleri. Gerek hristiyan, gerek müslüman gerek farklı dinlere mensup yardım kuruluşları, insanlara iki kap sıcak yemek verirken fırsattan istifade burunlarına kendi inanışını dayatıyor. Bu fırsatçılık ve suistimal ortamından siz de benim gibi bıktıysanız Foundation Beyond Belief aracılığı ile bu insanlara yardım eli uzatabilirsiniz. Tek yapmanız gereken, bu kuruluşun İnsanlık Krizi Masası projesinin sayfasına gitmek ve sayfa ekineki kredi kartı bilgilerini doldurdarak ister kredi kartı, ister Paypal aracılığı ile yardımda bulunmak.
Hadi bakalım, bugün de Starbuck kahvenizin parasıyla Filipinler’deki aç bir çocuk sıcak çorba içsin!

Bu daha başlangıç… Bakalım, küresel ısınma bize daha ne felaketler gösterecek…
Edit: Bir arkadaşım uyardı, Kızılay 90 tonluk insani yardım kampanyası yapmış, yardım Filipinler’e ulaşmış. Onun için yukarıdaki “yardım kapmanyası yapılmadı” ifadesini düzeltiyorum. Ancak bizim medya yeterince önemli bir konu olarak görmemiş olacak ki “Justin Bieber’i uyurken kaydeden model” ya da “Taşımacılıkta Sınırları Zorlayanlar” gibi zevzek haberlerin altında kalmış.
Elbette, Kızılay’ın yardım göndermiş olması, sizin yardım etmenize gerek kalmadı anlamına gelmiyor. Eveet, pamuk eller cebe lütfen…
Bu yazı için çok teşekkür ederim. Nihayet, dürüstçe iş yapan bir yardım kuruluşunun varlığını öğrendim. Gerçekten de bugüne kadar karşılaştığımız pek çok yardım kuruluşunun asıl amacı insanların yardımına koşmak değil, kendi inançlarını ve ideolojilerini dayatmaktı. Hatta Türkiye’de, Deniz Feneri olayında görüldüğü gibi daha beterleri de oldu, o yardımlar yerine hiç ulaşamadı.
Sadece Türkiye değil, dünyanın pek çok yerinde, Filipinler’de yaşanan kasırga hakkında ciddi bir hareket yok. Hatta bazı batı ülkelerinde basın, bu kadar şiddetli bir kasırgaya karşı hiçbir şeyin dayanamayacağını iddia ederek bazı gerçekleri gizlediler. Gizledikleri şey ise, bazı devlet binalarının ve üst gelir grubundaki insanlara ait yapıların sapasağlam kalabilmesiydi. Herkes için yaşanılabilir evler ve şehirler inşa edebilecek teknoloji var ama sınıf ayrılıkları buna engel oluyor.
Filipinler Devlet Başkanının tavrı ise tek kelimeyle rezalet. Onun tavrı, Recep Tayyip Erdoğan’ın Van’daki depremzedelere olan tavrına benziyor. O, yüzlerce polis ve askeri sokağa salıp fırtına kurbanlarını tutuklatmaya ve sokağa çıkma yasağı uygulatmaya başladı.
BeğenBeğen