Olan Biten

Home Sweet Home… :)))

evimiz-ve-biz
evimiz ve biz

Blog’a ilk başlarken kendime  olanı biteni unutmadan sık yazacağım diye söz vermiştim ama ne yazık ki yaşam o kadar hızlı tempoda geçti ki burada, yapacak bir sürü işin arasında bir türlü düzenli bloglama olayına giremedim.  Neyse ki yerleşme ile ilgili işlerin çoğunluğu bitiyor yavaştan.  Kısa zamanda daha güncel yayına geçebilirim diye umuyorum.

Bugünkü konumuz evimiz… daha doğrusu evin otel hissiyatından içinde yaşanan bir yuvaya geçiş aşamaları; ya da “from “a house” to “the home!”

Burada ev tutmak Türkiye’dekinden biraz farklı.  Aldığımız bir kitapta “ev görüşmesine giderken iş görüşmesine gidermiş gibi hazırlanın.” diyordu.  Başta abartı sandık ama öyle olmadığını kısa zamanda anladık.  Ev sahipleri kiracı adaylarından hem “credit history” hem de bir önceki ev sahibinden yazılı referans istiyorlar ve bunlar olmadan evi kiralamıyorlar.  Kira konusunda anlaştıktan sonra da tüm detaylar uzun uzun kontratlara yazılıyor, depozito bankada bloke ediliyor. Başta bize saçma ve paranoyak gelen bu uygulama aslında kiracıların kirayı ödemeden oturmasını engellediği gibi ev sahiplerinin de vergiden kaytarmak için kontrattakinden fazla kira istemesi veya  çakılan iki çivi için depozitonun üzerine yatmasını önlüyor.

Epey uğraştıktan sonra, Cüneyt olmayan credit history’si ve olmayan eski ev sahibine rağmen on yıldır burada yaşayan bir arkadaşının kefil olması ve şirketin yardımı sayesinde evi tutmayı başardı.  İlk hafta arkadaşımızdan ödünç aldığı bir adet yatak ve Ikea’dan alınmış 4 adet çatal bıçak ve iki tabakla idare ettikten sonra artık dört aydır kanepe ve çek-yatta uyumaktan fenalık geçirerek gidip bir yatak ve masa edinmiş ve ufaktan evi kurmaya da başlamıştı.

Sonra da ben geldim.

Evin detaylarına geçmeden önce biraz konumundan bahsetmekte fayda var.  Evimiz Berkeley Downtown’da.  Oldukça merkezi ve etraftaki imkanlar açısından avantajlı bir yerde.  Yan binamız Berkeley Halk Kütüphanesi, bir blok yürüyünce ana caddeye çıkıyoruz.  Yan sokağımızda postane ve dev bir spor salonu var. Ana caddede ise BART durağı, birkaç büyük süpermarket, üç adet büyük sinema salonu, sayılamayacak kadar çok restoran ve muhtelif sayıda kitapçılar ( ki bir tane FRP ve science fiction üzerine özelleşmiş bir tane de marvel comics satan dev çizgi roman dükkanı da var aralarında)  mevcut.

lg1
Library Gardens giriş…
lg2
Library Gardens, bina 3

Evimizin bulunduğu bina kompleksi prefesyonel yönetilen bir site aslında.  İçinde birbirine üst katlarda koridorlarla bağlanmış ancak alt katları birbirinden bağımsız farklı binalar var. Biz birinci katta oturuyoruz.  Bu nedenle salon kapımızı açtığımızda ortak bir teras benzeri bir alana çıkma lüksümüz var. Bu alanda ekili pekcok ağaç ve bitki de var.  Cüneyt’in en büyük zevki ise eve gelir giderken bahçede bol bulunan kocayemiş ağacının mevyelerini dalından koparıp yemek.

cuneyt3
Kocayemiş ağacı
cuneyt2
Kocayemişler

Evle ilgili tek sorun hemen tüm komşularımızın kolej öğrencileri olması ve ergenlik çağının getirdiği gürültü faktörü. Ya telefonla konuşurken avazları çıktığı kadar bağırıyor, ya kapıları camları açık gitar çalıyor ya da son perdeden açık hoparlörle World of Warcraft oynuyorlar. Ama ben Cihangir’deki üst kat komşularım sayesinde her tür komşu gürültüsüne alışkınım ne de olsa, buradaki gürültü bana vız gelir!

Gürültü demişken…. bir de buzdolabımız var tabi.  Soğutma ile ilgili özellikleri gayet iyi olmasına rağmen çalışırken hemen hemen bir dizel traktör kadar ses çıkarıyor.  Komşular susunca genelde buzdolabı çalışmaya başlıyor. Ocak ayında ev değiştirirken ilk kontrol edeceğimiz şey yeni evin buzdolabının sessız olup olmadığı olacak.

buz
dizel buzdolabı 🙂

Evimiz iki oda bir salon.  Özellikle iki odalı bir ev istedik ki yoğun çalışma anında birimiz yalnız kalmak isterse bir mekan olsun.  Ayrıca gelip kalacak misafirler için de özel bir alan olmasını tercih ettik. Odalardan birini yatak odası, diğerini de misafir yatak odası+ çalışma odası yaptık.

koli
koliler…. koliler….

Ben geldiğimde yukarıda da belirttiğim gibi bir yatak ve dört sandalyeli bir masamız vardı.  Evet burada da IKEA var! Biraz araştırma sonunda en kolay ve en ucuzun burada da IKEA olduğunu keşfettikten sonra evin kalan eşyalarını yine IKEA’dan tamamladık. Bir hafta kadar evde kolilerle yaşadıktan ve alet seti almayı unuttuğumuz için tüm eşyaları Swisss Army çakısı ile monte etmek gibi zorlu bir görevi tamamladıktan sonra, ev çok güzel oldu!

Evin demirbaşlarını tamamlamayı bitirir bitimez mutfak ıvır zıvırını da tamamlama çalışmalarına başladık.  Evet bazıları için limon kabuğu rendesi ve yumurta sürme fırçası elzem olmayabilir ama benim için elzem ne yapalım 🙂

Veee işte evin son hali:

salon
Salon
mutfak
Mutfak

Çiçeksiz ev olur mu?  Olmaz elbette!  Kedilerimizi Türkiye’de bıraktığımızı da düşünerek eve hem kedi hem çiçek fonkisyonunu birlikte görecek bir yaratık alalım istedik. Evdeki üçüncü yaşam formu da etobur  venus flytrap oldu böylece.  Sonra yanına bir tane tohumdan yetiştirmeye çalıştığımız fesleğen ve çok uzun zamandır istediğim orkideler eklendi.

venus
venus the cat…

Soru: Yaşanan bir yerin gerçek bir ev olduğunu nasıl anlarsınız?

Yanıt: elbette Pazar kahvaltısından!  Evi tamamlamızı Türk usulü sucuklu yumurtalı bir pazar kahvaltısı ile kutluyoruz!   Sucuk yok ama pepperoni de idare eder 🙂

eggz2
kahvaltı zamanı!
eggz3
budur!

Eh evi tamamladık derken yakında yeniden taşınma zamanı gelecek, bakalım yeni evimiz nasıl olacak, onu da göreceğiz.

(Bir sonraki bölüm….”Bizim Mahalle”…. çok yakında!!! )

“Home Sweet Home… :)))” için 4 yorum

  1. Yarin (Pazar) sabah kahvaltimi size adiyorum. Gercek sucuklu yumurta yerken gozlerim dolacak biraz. Ama orada mutlu oldugunuzu bilmek benim icin daha buyuk mutluluk. Bu aksam Blues Festival’e de Isil ve Cuneyt icin gidiyorum.

    Alakasiz bilgi: Dun gece siddetli lodos nedeniyle Karakoy iskelesi batti.

    Sevgiler…

    Beğen

  2. Henüz yeni okuma fırsatı bulabildik(ailecek).Her zaman ki gibi ifade tarzın çok güzel.Yolculuğu beraber yapmış gib hissettim.Eviniz çok şirin olmuş:)
    Yeni haberlerini merakla bekliyoruz.Seni çok özledik ve arıyoruz:)Uzaklardada olsanız mutlu olduğunuzu bilmek güzel.
    Cüneyt’e selam.Kendinize iyi bakın.Sizi izlemeye devam edeceğiz.

    Beğen

  3. Venus the Cat’e aşık oldum 🙂 Çok aydınlık, kutu gibi ama çok geniş bir mekan yaratmışsınız. God Bless IKEA! :-)Evet evet mahalleyi özellikle bekliyorum. Buralardan birşeyler isterseniz haberim olsun.
    Sevgiler

    Beğen

Yorum yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.